Boşanmanın doğal bir sonucu olarak, bireyler arasındaki evlilik birliği son bulur. Evlilik birliğinin sona ermesi ile birlikte bireyler arasındaki bir takım hak ve yükümlülükler de son bulmakla beraber boşanmanın birtakım sonuçları da doğar.

Makalemizde, boşanmanın bir sonucu olan evlilik birliği içerisinde edinilmiş mal  rejimi tasfiyesi konusunu ele alacağız.

AMAL PAYLAŞIMI

Evlilik birliğinin sona ermesi ile birlikte evlilik süresi boyunca edinilmiş olan malların kime ait olacağı sorunu doğmaktadır. Eski Medeni Kanun eşler arasında yasal olarak Mal Ayrılığı Rejiminin geçerli olduğunu kabul etmekteydi. Ancak 22.11.2001  tarihinde değiştirilen mevcut  4721 Sayılı Medeni Kanun, aile hukuku alanına önemli bir yenilik getirmiş ve eskisinden tamamen farklı olarak malların yarı yarıya paylaşımı esasına dayanan Edinilmiş Mallara Katılma Rejimini yasal mal rejimi olarak kabul etmiştir.Yani eşlerin evlilik süresi içerisinde elde ettiği mallar kural olarak yarı yarıya paylaştırılacaktır.

Ancak belirtmek gerekir ki bireylerin evlenmeden önce elde etmiş olduğu mallar kimin üzerine kayıtlı ise ona aittir ve mal paylaşımına dahil edilemezler.

Mal paylaşımı ayrı bir dava olup boşanma davasının kesinleşmesinden sonra taraflar arasında mal paylaşımı davası olarak açılır ve bu dava belirsiz alacak davası olarak açılmalıdır.

a)Mal paylaşımı sözleşmesi nedir nasıl yapılır?

TürkMedeni Kanun’un 202. maddesi uyarınca eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması esas olup, eşler kendi aralarında mal rejimi sözleşmesi ile kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilmektedirler.Toplumda “evlilik sözleşmesi” olarak da bilinen sözleşmeler bu hüküm uyarınca eşler arasında geçerli olacak mal rejiminin seçimine dair sözleşmelerdir. Meğer ki eşler arasında böyle bir sözleşme söz konusu değil ise yasal düzenlemelere tabi olacaklardır.

Medeni Kanun bu sözleşmenin yapılışını belirli şekil şartlarına tabi kılmıştır. TMK 205. madde uyarınca mal paylaşımı sözleşmesi noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılabileceği gibi taraflar evlenme başvurusu sırasından hangi mal rejimini seçtiklerini de yazılı olarak bildirebilmektedirler.

B.YASAL MAL REJİMİ KAPSAMI NEDİR NEYE GÖRE BELİRLENİR?

Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin dayanağı olan mal gurupları MK 218.maddesinde düzenlenmiştir. MK 218.maddesinde “Edinilmiş mallara katılma rejimi edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar.” denilmiştir.

Buna göre Türk Medeni Kanunu uyarınca her eşin sahip oldugu mallar;

Edinilmiş mallar ve Kişisel mallar olmak üzere 2’ye ayrılır.

  1. b) Kişisel mallar:

Kişisel mallar her eşin kendisine ait malları olup diğer eşin bu mallar üzerinde ileri sürebileceği herhangi bir hak iddiası bulunmamaktadır. Kanun gereği kişisel malların özelliği şunlardır;

  • Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan,
  • Bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  • Manevî tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerlerdir.

bb)Edinilmiş Mallar:

Mal rejimi süresi içerisinde edinilmiş olan mallar bu statüdedir. Her bir eş, bu mallar üzerinde mal rejiminin yerine getirmeyi amaçladığı yardımlaşma ve paylaşma olgusu sonucunda katılma alacağı hakkına sahip olur.Katılma alacağında her eşin, evlilik birliği içerisinde edinilmiş olan malların yarısının değeri üzerinde alacak hakkına sahip olmasıdır. Kanun gereği edinilmiş malların özellikleri ise şunlardır;

  • Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
  • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
  • Kişisel mallarının gelirleri,
  • Edinilmiş malların yerine geçen değerler.

Belirtmek gerekir ki TMK 221.madde uyarınca eşler kurdukları mal rejimi sözleşmesiyle, kişisel malların gelirlerini kurdukları mal rejimi sözleşmesi ile edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler. Aynı şekilde çalışmasının karşılığı olan edimlerden bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebi ile doğan edinilmiş malları da bu statüden çıkartıp kişisel mal olarak nitelendirebilirler. Bu takdirde, sözleşmeden kaynaklanan kişisel mal niteliğine bürünürler.

TMK eşlerden birinin evlilik içerisinde elde etmiş olduğu mal üzerinde kişisel mal iddiasında bulunması halinde, bu eşe bir ispat yükümlülüğü getirmiştir. Bu İddiada bulunan eş kişisel mal iddiasında bulunduğu malın kişisel mal olduğunu ispat edemez ise o malın edinilmiş mal niteliğinde olduğu kabul edilerek işlemler yürütülür.

  1. b) Mal paylaşımı nasıl yapılır?

Taraflarca mal paylaşım davasınının açılabilmesi için öncelikle mal rejiminin sona ermiş olması gerekir. Buna göre evlilik birliğini sonlandıran sebeplerden ölüm, iptal, boşanma durumlarının gerçekleşmiş olması aranır.Ancak bu şartlar doğrultusunda taraflar arasında mal paylaşım davası görülebilir.

Mal rejimi tasfiyesi davasında mal paylaşımı hesaplanırken öncelikle iki eşin de evlilik birliği süresi içerisinde aldığı malların edinilmiş mal mı kişisel mal mı olduğunun saptanması çok önemlidir. Hangi malların edinilmiş mal olacağının tespiti için ilk bakılması gereken husus evliliğin başlangıcından boşanma davasının açılma tarihine kadar geçen süredir. Boşanma davasının açıldığı tarihten sonra malvarlığına katılan ve eşlerin karşılıklarını vererek edindikleri mallar yasal mal rejimi tasfiyesine konu olamazlar.

Eşlerin dava açılma tarihinden önce edinilmiş malları tespit edilir. Bu tespit işleminden sonra bu malların tasfiye anındaki piyasa değerleri belirlenir ve bu mala ait olan borçlar çıkarıldıktan sonra artık değer olarak adlandırılan en nihai parasal değere ulaşılır. İşte bu değer üzerinde eşlerin eşit haklara sahip oldukları kabul edilir.Bu, eşlerin katılma payı alacaklarıdır.

Örneklendirecek olursak, bir eşin evlilik süresi içerisinde değeri 80.000 TL olan bir otomobil satın alması sonucu boşanma davası açıldıktan sonra arabayı satın alan eşin mal varlığında bulunan 80 bin liranın yarısı olan 40 bin TL üzerinde, katılma alacağı olarak diğer eşin hakkı vardır.

Eşlerin katılma alacağı hesaplanırken aynı zamanda denkleştirme ve değer artış payı da göz önünde bulundurulur.

  • Denkleştirme: Edinilmiş mallara denkleştirme rejimi TMK 230. Maddesinde düzenlenmiştir. Eşlerden biri edinilmiş mallarına ait bir borcu kişisel malları ile ödemiş ise yani doğrudan kendi mal varlığından maddi bir katkı sağlamış isebu değer artık değerden çıkartılarak kişisel mallara eklenir. Veya edinilmiş mallardan kişisel mallara bir katkı sağlamış ise de katkı sağlanan değeri artık değere eklemek amacı ile denkleştirme talep edebilir. Bu eşler arasında yapılan mal rejimi tasfiyesinde adaleti sağlamak amacı ile yapılan bir işlemdir.
  • Değer Artış Payı:Değer artış payı TMK 227.maddede düzenlenmiştir.Eşlerden biri diğer eşe ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına karşılıksız olarak bir katkıda bulunmasıdır. Yapılan yardımın karşılıksız olması şarttır ve malın niteliği önemli değildir. Tasfiye sırasında katkıda bulunduğu malda bir değer artışı meydana geldiği taktirde bu artış oranında değer artış payını talep edebilir. Bu pay tasfiye anındaki malın değerine göre belirlenir. Meğer ki malın değerinde bir azalma meydana gelmiş ise katkının başlangıcındaki değer nazara alınır.

TMK  227/2 uyarınca;  “Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.”

TMK 227/3 uyarınca; “Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.”

c)Yasal mal rejiminin başlangıcı nasıl belirlenir?

22.11.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanun ile eski Medeni Kanun’da kabul edilmiş olan mal ayrılığı rejimi terk edilerek, yerine edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir.

Bu kanun 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş ve yürürlüğe girdikten sonra aralarında sözleşme ile ayrı bir mal rejimi belirlememiş olan taraflar için edinilmiş mallara katılma rejimine geçileceği belirlenmiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken unsur yeni kanunun yürürlüğe girmesinden önce evlenmiş olan çiftlerin hangi rejime tabi olacağıdır. Bu durumda edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıç tarihi, 2002 yılından sonra yapılan evlilikler için evliliğin başlangıç tarihi olarak belirlenmiştir. 2002 yılından önce yapılan evlilikler için ise 2002 yılının başı kabul edilmiştir. 2002 yılından önce başlamış evliliklerde 2002 yılından önce edinilmiş olan mallar üzerinde eski kanunumuzda kabul edilen mal ayrılığı rejimi, 2002 yılından sonra edinilmiş mallar için ise yeni kanun ile belirlenen edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanacağı kabul edilmiştir.

  1. c. Mal rejimi tasfiyesinde dava açma süresi ne kadardır?

Mal rejimi tasfiyesi davası yukarıda da belirttiğimiz gibi boşanma davasının sonucunu takiben açılan ayrı bir davadır. Ancak boşanma davası sonuçlanmadan bir mal rejimi tasfiyesi davası açılmış ise, hakim boşanma davasının sonucunu beklemekle yükümlüdür. Bu yolla zamanaşımı süresi de durdurulmuş olur.

Bu dava belirli bir zamanaşımı süresine tabi olup katılma alacağı boşanma davası sonuçlanıp kesinleştikten sonra 10 yıllık zamanaşımına tabidir.(Yargıtay HGK – 2013/520 k) Bu süreden sonra mal rejimi tasfiyesi davası açmak mümkün değildir.

d.Mal paylaşımı davasında görevli ve yetkili mahkeme

Boşanma sonucunda mal paylaşımı davasına bakmaya görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir.

Mal paylaşım davasının görüleceği yetkili mahkemeler ise:

  • Eşlerden birinin ölümü nedeniyle mal rejimi sona ermiş ise, ölenin son ikametgahı mahkemesi,
  • Evlilik mahkemenin boşanma kararı ile sona ermişse veya devam eden bir boşanma davası varsa, boşanma davasına bakmaya yetkili olan mahkeme mal rejiminin tasfiyesini, yani boşanma halinde mal paylaşımını yapmakla da yetkilidir.
  • Bu durumlar dışındaki tüm hallerde davalı eşin ikametgahı aile mahkemesi boşanmada mal paylaşımı davasına bakmaya yetkilidir.

ANLAŞMALI BOŞANMALARDA MAL PAYLAŞIMI DAVASI AÇILIR MI? 

Anlaşmalı boşanmalarda taraflar arasında boşanmanın mali sonuçlarına dair uzlaşma sağlanmış olması koşulu aransa da mal paylaşım davasının açılabilmesi bu koşula bağlı değildir. Taraflar ancak kendi aralarında yazılı veya sözlü olarak boşanma sonrasında mal paylaşımına ilişkin bir hak talep etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde bu davayı açamayacaklardır. Böyle bir anlaşma yok ise taraflar zamanaşımı süresi içerisinde mal paylaşımı davasını anlaşmalı boşanmalarda da açabilmektedir.

ALDATMA VE ŞİDDET SEBEBİ İLE BOŞANMA DAVASINDA MAL PAYLAŞIMI 

Kanun koyucu aldatma ve hayata kast nedeni ile boşanma durumlarını ayrı olarak ele almış ve belirli bazı istisnalar getirmiştir. Aldatma veya hayata kast sebebi ile boşanma gerçekleştiği takdirde hakim kusurlu olan eşin artık değerdeki pay oranının ( edinilmiş malların değerleri üzerinde eşlerin eşit olarak sahip olduğu hak) hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya tamamen kaldırılmasına karar verebilir.

BOŞANMA DAVASINDA EŞLERDEN BİRİNİN MAL KAÇIRMASI

Boşanma davalarında karşılaşılan sorunlardan en önde gelenlerden birisi de eşlerin birbirlerinden mal kaçırmaları sorunudur.

Bu sorundan kaçınmak için eşler birbirlerinin mal varlıkları üzerine “ihtiyati tedbir” koydurabilirler. Ancak bu tedbir konulmak isteniyorsa mal varlığı tasfiyesi davası da açılmalıdır. Mallarına ihtiyati tedbir konulan tarafın böylelikle mal paylaşım davası sonuçlanana kadar mallarını satışı önlenmiş olur.

Bir diğer seçenekte ise eş, mahkemeye başvurarak diğer eşin malvarlığı üzerinde tasarruf hakkını sınırlayabilmesidir. Bu sınırlama tapuya koyulan bir şerh ile gerçekleşir. Tarafların evlilik birliği gerçekleştikten sonra oturdukları konut kime ait olursa olsun aile konutu sayılır. Tapuda kimin adına kayıtlı olduğunun bir önemi yoktur. Tapuya verilecek aile konutu şerhi ile eşlerin her ikisinin de rızası olmadan konut (taşınmaz) satışı gerçekleştirilemez.