Mirasçı kime denir? Nasıl tespit edilir?
Her canlı için söz konusu olan ölüm biz insanlar için de söz konusu olan bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Ölümle birlikte miras gerçeği ortaya çıkar. Öncelikle mirasçılık sıfatının tespiti sonra da mirasın reddi gibi bir takım kavramlar bu noktada önem kazanır.
Medeni kanunumuz eskiden beri gelen refleksiyle ölüm halinde otomatik ve külli intikali benimsemiştir. Bunun anlamı şudur: ölüm gerçekleştiği anda tereke tüm alacak ve borçlarıyla birlikte mirasçılara kendiliğinden geçmiş olur. Yani mirasçıların kabul etmesi gerekliliği yoktur. Mirasçıların tespitinde ise belli bir sıra takip edilerek sonuca ulaşılır.
1.sırada; mirasbırakanın mirasçılık sıfatını kaybetmemiş altsoyları ve evlatlığı gelir. Şayet mirasbırakanın altsoyu varsa miras altsoy ve varsa eşe kalır.
2.sırada; mirasbırakanın altsoyu yoksa mirasbırakanın ana-babası ve onların altsoyu(mirasbırakanın kardeşleri, kardeşlerinin çocukları vb) gelir. Yine mirasbırakanın eşi varsa eş bu kişilerle birlikte mirasçı olur.
3.sırada; mirasbırakanın büyükana ve büyükbabasıyla onların altsoyu gelir. Yani dedesi, babaannesi ve anneannesi gelir. Onlarda yoksa amca, dayı, hala, teyze veya yoksa onların çocuklarına kalır. Ancak eşin varlığı halinde kuzenlerine miras geçmez.
4.sırada; kanuni veya atanmış mirasçı yoksa tereke devlete kalır.
Mirasçılar bu noktada mirasçılık sıfatının tespiti için Noterlerden mirasçılık belgesi alabilecekleri gibi Sulh Hukuk Mahkemesi’nde mirasçılık sıfatının tespiti için dava açabilirler. Ancak mirasçılık sıfatı ihtilaflıysa bu durumda mirasçılar Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurmak zorundadır.
Mirasın reddi kavramı:
Ancak her mirasçı mirası şu veya bu sebeplerle kabul etmek istemeyebilir. Bu sebeplerin en başında mirasbırakanın borçlarının alacaklarından fazla olması durumu gelir. Gerçekten de böyle bir durumda mirasçılara mirasın geçmesi yarardan çok borç külfeti olarak dönecektir. Bu noktada medeni kanun mirasın reddi imkânını mirasçılara tanımaktadır. Hatta öyle ki medeni kanun 605.maddenin 2.fıkrasında; “Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” Diyerek mirasçılara bir kolaylık daha yaratmıştır.
Mirası nasıl reddedebilirim?
Mirasın reddi gibi bir imkân söz konusu ama bunu nasıl kullanırız? Mirası reddin şartları neler? İşte kanun koyucu bu noktada da mirasçılara rehberlik etmiş;
Süre: “Miras, üç ay içinde reddolunabilir.” 3 aylık süre kanuni mirasçılar(hısımlık, eş veya evlatlık durumlarından dolayı kendiliğinden mirasçı olanlar) için mirasbırakanın öldüğünü daha sonraki bir zamanda öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri anda, miras sözleşmesi veya vasiyetname yoluyla mirasçı olarak atananlar için ise mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihte işlemeye başlar. Bir örnek vermek gerekirse; mirasbırakan Ali 1 Şubat’ta ölmüş ancak çocuğu Veli babasının öldüğünü 1 Mayıs’ta öğrenmiş ise süre 1 Mayıs’tan itibaren işlemeye başlayacaktır.
Başvuru merci: “Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır.” Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere başvuru için illa yazılı bir dilekçe aranmaz, mirasçı 3 ay içinde sulh hukuk mahkemesine giderek kayıtsız ve şartsız olarak mirası reddedebilir. Bunun için başvurulacak yetkili mahkeme “ölenin son yerleşim mahkemesi”dir.
Mirası ret hakkım hangi sebeplerle düşer?
Mirası ret hakkı süresinin kaçırılması(3 aylık süre), tereke mallarının saklanması ve ret süresi dolmadan önce tereke işlerine fazla karışılması halinde düşer. Bu noktada hangi eylemlerin tereke işlerine fazla karışmak olduğunun tespiti mühimdir. Örneğin; mirasbırakandan kalan evin çatısı su alıyorsa mirasçının çatıyı aktarması tereke işlerine karışmak değildir. Yine mirasçılık belgesi alınması da ret hakkının düşmesine neden olmaz. Bir ölçü koymak gerekirse terekeyle ilgili acil ve zorunlu işler, terekenin olağan yönetim sınırlarını aşmayan işler ret hakkının düşmesine neden olmaz.
Mirası reddedersem sonuçları ne olur?
Mirasın reddiyle birlikte mirasçı terekeyle ilgili olarak hiçbir hak elde edemeyeceği gibi terekenin borçlarından da sorumlu olmaz. Reddedenin miras payı varsa kendi altsoyuna yoksa diğer mirasçılara kalır. Örnekleyecek olursak; Ali ölünce geriye oğlu Veli ve kızı Yeliz kalmış olsun. Veli mirası reddederse kendi çocuğu varsa miras payı ona geçecektir. Yoksa Yeliz’e geçecektir. Veli ise bu durumda ne terekeden alacaklı ne de terekeye borçlu olacaktır. Baba yadigârı diyerek babasının köstekli saati üzerinde dahi bir hak iddia edemeyecektir.
Ancak ret imkânının suiistimal edilebilir yapısı olduğu ortadadır. Daha ölmeden önce tüm mallarını oğluna devredip mirasbırakan borçlularını zarara uğratmak isteyebilir. Bu noktada kanun koyucu ret halinde dahi sorumluluk öngören bir madde sevk etmiştir. Medeni Kanun Madde 618;
“Ödemeden âciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.
İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.”
Bu maddeyi yorumlayacak olursak anlatılmaya çalışılan şudur: terekesi borçlarını karşılamayan bir mirasbırakan ölmeden önceki 5 yıl içinde mirasçılarına eğitimini karşılama, çocuğuna düğünde takı takma gibi olağan bir takım harcamaları aşan bir tasarrufta bulunursa mirasçı mirası reddetse dahi bu tasarruf miktarınca mirasbırakanın borçlularına karşı sorumlu olacaktır. Ancak tasarruf borçluları zarara uğratma kastıyla yapılmamış veya mirasçının böyle bir kastı yoksa sorumluluk geri verme zamanında elde ettiği zenginleşme kadar olacaktır.
Mirasın reddi halinde devlet ölüm aylığımı keser mi?
Cevap HAYIR. Yani mirası reddeden kişi ya ölüm aylığım kesilirse endişesi yaşamadan mirası reddetme hakkına sahiptir. Çünkü; ölüm aylığı terekeyle ilgili değildir. Ölüm aylığı ölenin çalışmasına karşılık olarak geride kalanlara kanun tarafından bahşedilen imkandır. Bu imkan ise mirasın reddinden zarar görmez. Yani Ali ölünce eşi ve çocuklarına bağlanmış olan dul ve yetim aylıkları mirasın reddedilmesinden etkilenmeyecektir. Ali’nin eşi ve çocukları mirası reddetseler dahi gönül rahatlığıyla babalarının ödediği primin karşılığı olan dul ve yetim aylıklarını almaya devam edecektir.
Merhabalar hocam
Babam 2010 da vefat etti babamın herhangi bir malvarlıgı yok babamın daha önce sattıgı 1977 mode anadolu arac üstüne gözüküyor bize 1 yıldır sörekli borc geliyor biz 6 kardeşiz biride daha 16 yaşında reddi miras yapabirirmiyiz veya nasıl bir yol cizmemizlazım yardımcı olursanız sevinirim