Yiyecek içecek ve eğlence sektörünün hızla ilerlediği bir dönemde bulunuyoruz. Kendi markasını yaratmak için yola çıkmış küçük işletmeciler tüm birikimlerini ortaya koyarak dev markalarla rekabet içerine giriyorlar. Şehir merkezinin önemli cadde ve kavşaklarında yer bulmak için adeta savaş veriyorlar.
Bugün Etiler’de, Nişantaşı’nda, Bağdat Caddesi’nde veya yurdun herhangi bir köşesinde bir kahve içmek veya bir şeyler atıştırmak için gidilen bir işletmede sunulan yemekle birlikte müzik de oldukça önemli hale geliyor. Kimi yerli, kimi yabancı şarkılar; dahili yayından playerlar, internet ve bazen bir televizyon kanalı kullanılarak yayınlanıyor. İşte böyle bir noktada işletmeci yargılanma durumuyla karşı karşıya kalıyor.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun amacı, 1.Maddesinde açıklandığı üzere “fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.” demekte olup, ilgili eserlerin korunması amacı ile ülkemizde çeşitli MESLEK BİRLİKLERİ kurulmuştur. Bu kuruluşlar sinema, müzik, ilim-edebiyat, radyo-televizyon, güzel sanatlar, tiyatro ve seslendirme kısımları ile ayrılmıştır.
Yine 5846 sayılı kanunun 4630/11m. Değişik 18. Maddesine göre “Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir… Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir.”demektedir.
Aynı kanunun 23/1 maddesi uyarınca ise bir eserin aslını ya da çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Aksine davranış eser sahibinin manevi ve mali haklarına tecavüz oluşturacağından 71. Madde uyarınca kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
Radyo, televizyon, internet veya cd gibi çeşitli vasıtalarla müzik yayını yapmanın suç kapsamına girmesi için, meslek birlikleri ile ilgili işletme arasında müzik yayını yapılması kapsamında lisans sözleşmesi imzalanmamış olması gerekmektedir. Müzik meslek birliklerinin(MESAM; MÜYAP vb.) lisanssız kullanımı tespit ettikleri durumlarda, ticari kuruluş hakkında şikayette bulunulmakta ve açılan dava ile yetkili kişiler sanık sıfatı ile yargılanmaktadır. Hakkında Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nde dava açılmış olan şirket yetkilileri, işbu yargılama sonunda yaptırımlara maruz kalmaktadırlar.
Çoğu işletme sahibi bu durumun suç olduğunu haklarında açılan soruşturmalar sonrasında öğrenebilmektedirler. Eğer siz de bir işletme sahibi iseniz ve işletmenizde müzik yayını yapıyorsanız tespit edilmesi halinde hakkınızda her an bir soruşturma başlatılabilir. Tavsiyemiz, ilgili meslek kuruluşlarına gerekli telif bedellerini ödeyip lisanslı kullanım hakkına kavuşmanızdır. Bu durumda işletmenizin uğrayacağı maddi zarar ile karşı karşıya kalacağınız cezai yaptırımın önüne geçmiş olursunuz.